Susuzluk hiçbir şeydir; vizyon her şey!

Hangi inanıştan olursak olalım, bu dünyada olmamızın bir tesadüf olmadığını ve bir yaşam amacımız olduğunu biliyoruz. İyi de, şimdi sorsalar büyük bir çoğunluğumuz hayatının amacını tam ve doğru olarak açıklayamaz! Belki içten içe birçoğumuz biliyor olabiliriz ama açıklamak ya da kendimiz için hayatı hedeflemek öyle kolay bir şey değil!

indirBence bunun için kendimize biraz şirket mantığıyla yaklaşmamız lazım! Tıpkı şirketlerin kendilerine belirledikleri gibi kendimize birer misyon ve vizyon belirlemeliyiz. Sokağa çıkıp yüz kişiye “-Hayatınızın amacı nedir?” diye sorsak, “-Çocukları okutup, vatana, millete hayırlı evlat yetiştirmek”, “-Torun torba sahibi olmak”, “-Emekliliğimde küçük bir sahil kasabasında bahçeli bir eve sahip olmak”, “-Başarılı olmak”, “-Zengin olmak” gibi cevapların çoğunlukta olacağı kesin! Bu cevapların hepsi bir vizyon olmadığı gibi misyon bile değil aslında!

Bu noktada misyon ve vizyon kavramlarına bir göz atalım isterseniz… Misyon bir şirketin bugün neyi, neden, kimlerle ve nasıl yaptığını açıklar. Vizyon ise o şirketin misyonu ile uzun vadede varmayı hedeflediği noktayı belirler. Örneğin araba lastiği üreten bir firmanın misyonu, “Yüksek teknolojiyi takip ederek, güvenli sürüş ve ekonomik anlamda ulaşılabilir araba lastikleri üretmek” olsun! Buna karşı vizyonu şöyle bir şey olsun; “-Ulaşılabilir ve ileri teknoloji araba lastiği üretimi ile bölgemizde 2025 yılına kadar lider araba lastiği üreticisi olmak!” Bu şirketin 10 yılda bölgesinde lider olması pek olanaklı görünmeyebilir, hatta büyük ihtimalle 10 yıl sonra o noktaya gelemeyebilir. Ama zaten vizyon bir şirketin var oluşu boyunca hedefleyeceği şey olmalıdır. Şimdi kişilere dönelim. Eğer ben, benim vizyonum “Türkiye’deki bütün gençlere lise eğitimi aldırmak” dersem bilmelisiniz ki, ömrümün sonuna kadar bu ülkede lise eğitimi almamış hiç kimse kalmasın diye uğraşacağım demektir. Bu hayatta bulunmamın amacının bu olduğuna karar vermişim ve ömrüm yetmese de olabildiğince çok insana lise eğitimi imkanı yaratmaya çalışacağım demektir.

Peki, buradan nereye varmaya çalışıyorum!

Buradan varmaya çalıştığım sonuç şu: Gözlemlediğim kadarıyla birHakkımızda-03 çoğumuz (ki buna ben de dahilim) vizyonsuz, hatta misyonsuz yaşadığımız için belli bir yaşa geldikten sonra arıza sinyalleri vermeye başlıyoruz. Bunun adına da genelde orta yaş krizi diyoruz. Bütün hayatı akademik kariyerine hizmet etmek olup, 50 yaşına geldiğinde çabalarının ona çok bir şey kazandırmadığını fark edenler, tek amacı annesinin kızı ya da babasının oğlu olmak olup da ebeveynlerini kaybedince büyük bir boşluğa düşenler, hayalindeki evliliği yapmak için çabalayıp, işler yolunda gitmeyince hem ayrılamayan, hem de mutlu olamayanlar, çocuklar evlenip de yuvadan uçunca birbirini her dakika boğazlamak isteyen çiftler, emekli olunca hayatı sönenler genelde anlatmak istediğim insanlara örnek teşkil ediyor. Modern hayatın bize dayattığı kalıplar ya da toplumsal genel geçerler hayatın gerçek amacı olmadığı gibi, bir gün elimizden gittiklerinde de büyük bir yıkıma neden olabiliyorlar. Ya da bütün hayatını hayalini kurduğu bahçeli evin parasını kazanmak için büyük bir çabayla geçiren birinin, buna kavuştuğunda o evin sefasını sürecek sağlık veya canlılığa sahip olmaması ne yaman çelişkidir. Hep birbirimize sevdiğimiz işi yapmanın ne kadar önemli olduğundan bahsederiz ama bunu söylerken çok kazanmanın, belli bir makama ya da titre sahip olmanın egomuz aracılığıyla bilinçaltımızda yarattığı imajdan hiç kurtulamayız! Tabii farkında olmadan…

Bence hepimizin birer vizyonu olmalı! Buna hayatımızın amacı da diyebiliriz. Ama çok paradan, başarıdan, iyi aile olmaktan, şöhretten bağımsız, değeri para ile ölçülemeyecek bir vizyon belirlemeliyiz kendimize…

Teta Şifasında adım adım ilerledikçe ve Teta Şifasını yaşam felsefesi haline getirdikçe tam da bahsettiğim anlamda bir vizyona sahip oluyorsunuz. Bilinçaltı kodlarından ve önyargılardan olabildiğince arınmış bir birey olarak hayatı genel geçerlerden farklı bir amaç için, daha mutlu ve huzurlu yaşamaya başlıyorsunuz. Apartman dairenizin balkonuna Balkon-Çiçekleri-21görüntü kirliliği olmasın diye ya da yasak olduğu için çamaşır asmayabilirsiniz; bu olması gerekendir. Ama o balkonu çiçeklerle süsler, küçük bir cennete çevirirseniz, hem sizin ruhunuz o güzellikle tatmin olur, hem de balkonunuza bakanlar sizin yarattığınız farkı görmüş olur! Belki dünyayı kurtaramayabiliriz. Ama çevremizde küçük bir fark yaratmak, yapılması gerekenden farklı olarak bir iz, bir dua bırakmak asıl hayat amacımız olmalıdır diye düşünüyorum!

Sonsuz ve koşulsuz sevgiyle…

Kontrolsüz Güç: Bilinçaltı

Hem psikolojide, hem de farkındalığın ve spiritüel şifaların söz konusu olduğu birçok kanıtlanmış yöntemde karşımıza sık sık çıkan bilinçaltı; her ne kadar kişinin iyiliği ve güvenliği için çalışıyor olsa da, bir çeşit kontrolsüz güç olarak yaşam boyu başımıza iş açan bir gerçeğe dönüşebilir.  Teta Şifası’nda da bilinçaltını kişiye hizmet etmeyen his ve programlardan arındırmak en başta gelen unsurlardan biridir!

bio-frekans-sistemi-bilinçaltı-telkinBilinçaltı beynimizin biz farkında olmadan, yani bilincimiz dışı çalışan parçasıdır. Gece uyurken bile vücut fonksiyonlarının çalışmasını sağlayan, farkında olmadığımız his ve duyguları beş duyumuz aracılığıyla her an kayıt altına alan, istemsiz kaslarımızı biz düşünmeden harekete geçiren ve gerektiğinde sakladığı kodları bilince aktaran beynin büyük bilgi deposudur. Bildiğiniz gibi insan beyninin yaklaşık %10’luk bir kısmını kullanabiliyor. Yani bilinç üstünde olan, farkında olduğumuz her şey bu %10’luk kısımda kayıtlı… Geri kalan %90’lık kısımda ise farkında olmadığımız kayıtlarımız, yani bilinçaltımız var! Bir diğer deyişle, bir buzdağını düşünürsek bilincimiz, yani bilinçli olarak farkında olduklarımız buzdağının görünen küçük kısmıdır. Bilinçaltımız ise çok büyük bir kayıt deposu olan buzdağının görünmeyen kısmıdır. Bilinçli zihin saniyede maksimum 10 farklı veriyi kayıt altınabilinçaltı (1) alırken, bilinçaltımız inanılmaz bir şekilde saniyede yaklaşık 3 milyon veriyi kayıt altına alabilmektedir. Yani bilinçaltımız, bir anlamda bizden bağımsız olarak ve müthiş bir hızla kayıt tutar. Üstelik bu kayıtlar anne karnından itibaren başlar ve 0 – 6 yaş arasında herhangi bir bilinç süzgecinden geçmeksizin bilinçaltımıza kaydedilirler. Bu yaş grubunda çocukların yaşadıkları bu yüzden çok önemlidir; hayatı boyunca bilinçaltında yatan ve tüm hayatını etkileyecek kodlar kaydedilmesi mümkün olmaktadır. 6 – 12 yaş arasında ise bilinçaltımız 6 yaşa kadar kaydettiği her şeyi dış dünyada deneyimlemeye ve bilinçli zihinle birlikte değerlendirmeye başlar. Hemen ardından egonun daha çok kendini gösterdiği ve kişinin yetişkin kişilik bunalımı yaşadığı ergenlik dönemi başlar. Bu dönemde kişi ilk 12 yaşa kadar bilinçaltının kayda aldığı kodlara göre hareket eder. Bilinç neye inanırsa bilinçaltı da ona inanır ve kişinin ilk 6 yaştaki mutlu, güvende ve huzurlu ruh haline ulaşması için çalışır. Ya da kişi çok travmatik bir ilk 6 yaş geçirdiyse ondan kaçmak üzere hareket eder. Örneğin annemin ben 3 – 4 yaşındayken sürekli çay içmek için bardağa hamle yaptığım sırada, çay bardağının sıcak olduğunu ve elimin yanabileceğini bana anlatmak için sıcak çay kaşığını elime değdirmesi ve bir an için elimin çay kaşığından yanması benim 20’li yaşlara kadar hiç çay içmememe sebep olmuştur. Bilinçaltım çayın el yaktığı kaydını almış, çok uzun yıllar çayla ilgili tüm ilişkimi kesmiştir. Bunun üzerinden 40 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, bugün hala çay bardağa koyulduktan bir süre sonra, soğuta soğuta içmeyi tercih ederim. Bu nispeten zararsız bir örnek! Ama eğer bir kişiye çocukluk yıllarında, örneğin zengin olmanın kötü bir şey olduğu ve bütün zenginlerin sahtekar, dalavereci kişiler oldukları kodu bilinçaltı kaydı olarak yerleşirse, o kişinin ömür boyu parayla ilişkisi problemli olacak ve bilinçaltı para kazanmak ve zengin olmakla ilgili olumsuz etkisini her zaman kişiye hiç fark ettirmeden deneyimletecektir.

Bizler korku, endişe, utanç ve başarısızlık gibi hislerle doğmadık. 0 – 6 yaş arasında da bu hisleri çok fazla tanımıyoruz. Bunlar bizim 6 yaştan sonra tanıdığımız hisler! Örneğin mutsuz bir evde büyüyen ve anne-babası sürekli kavga eden çocukların yetişkin bir birey olduklarında, çocuklukta aldıkları bu hatalı bilinçaltı kayıtlarından dolayı karşı cinsle ilgili sürekli endişe içinde olmaları, karşı cinsle ilişkinin kavgadan ibaret olması, hatta evlilikten ölesiye korkmaları çok fazla rastlanan sonuçlardır. Ben beceriksizin tekiyim, benim sahne fobim var, kafam matematiğe pek basmaz, isim hafızam zayıftır, kendime hakim olamıyorum, sürekli depresyondayım gibi yakınmalar da bilinçaltımızın kayıtlarından dolayı bizi korumaya çalışmasından kaynaklı, bize hizmet etmeyen his ve programlardır. Sanırım hiç kimse hayatının büyük bir kısmını çok çeşitli hastalıklarla boğuşarak ve sürekli tedavi olmak zorunda kalarak geçirmek istemez. Ama sürekli yeni yeni hastalıkla uğraşan insanlara rastlamışsınızdır. Ben bu tarz kişilerin birçoğunun bilinçaltında “-Eğer hasta olursam yalnız kalmam” ya da “-Hasta olduğum sürece ailem ve insanlar bana ilgi gösterir” gibi o kişiye hizmet etmeyen kayıtlar olduğunu şaşırarak fark ettim.

bilinçaltıBilinçaltı tuttuğu kayıtlarıyla içgüdüsel olarak bizi tehlikelere karşı koruma ve bir insan olarak yapmamız gerekenleri çoğu zaman hiç düşünmeksizin, anda yapmamızı sağlamasına karşın, bir yandan da barındırdığı bize hizmet etmeyen kayıtlarla hayatımızı zorlaştırabilir. Bir diğer deyişle bilinçaltı kontrolsüz bir güç olarak hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor olabilir.

Teta Şifası’nda bize engel teşkil eden, çoğu zaman hiç farkında olmadan hayatımızı olumsuz yönde etkileyen bilinçaltı kodlarımızı tespit edip, onlarla vedalaşmamız mümkün! Hem de bir daha geri dönmemek üzere! Her insan hem bilinçli farkındalığıyla, hem de bilinçaltıyla deniz derya! Daha doğmadan, anne karnında başlayan kayıt sistemi, son nefesimizi verene kadar kayda devam ettiği gibi, en eski kayıtlar da dahil tüm veriyi istemli ya da istemsiz kullanmaya devam ediyor. Hepimizin yaşam hedefi olan sağlık, huzur, mutluluk, bolluk ve bereket gibi kavramlar ise bilinçli farkındalığın ve bilinçaltımızın kendimiz tarafından ne kadar tanındığı ve ne kadar doğru kullanıldığı ile doğrudan ilintili!

Unutmayın! Kontrolsüz güç kontrol altına alındığında, size hizmet eden gerçek bir güce dönüşür!

Kendinize bir iyilik yapıp hayatınızın kontrolü, mutluluk, sağlık, huzur, koşulsuz sevgi, başarı, bolluk ve bereket için bilinçaltınızı masaya yatırın!

Sonsuz ve koşulsuz sevgiyle…